Mimari Pişmiş Toprak

People excavating a jumble of architectural terracottas in situ.

Arkeologlar tarafından genellikle mimari pişmiş toprak (architectural terracottas) olarak adlandırılan çatı kiremitleri MÖ 7. yüzyılda Yunanistan’da icat edilmiştir. Dizme ve bindirme yoluyla birbirini takip eden tabakalar halinde döşenmiş pişmiş kilden yapılmalarından dolayı, kiremitle kaplanmış çatılar su geçirmez ve yangına dayanıklıdır. Bu nedenle, geleneksel çamur ve saz çatı yöntemlerine göre çok daha avantajlıdır. İlk tasarımları basit ve sadece sağlamlığı nedeniyle tercih edilen modeller olmuştur.

Pieces of architectural terracotta laid out next to each other.

Fakat, daha sonra teknolojinin Akdeniz kıyı bölgesindeki gelişimi ve yayılımıyla birlikte, üreticiler kiremitlerin görünen kısımlarına kabartma bezemeler ve boya uygulamaya başlamıştır. Kısa bir süre içerisinde tasarımlar ve bezemeler bölgesel stillere dayalı bir artış göstermiştir. Sparta ve çevresinde rağbet gören “Lakonik” stili ilkçağ boyunca ve sonrasında hayatta kalmayı başarmış ve günümüzde “İspanyol” ya da “Akdeniz” olarak bilinen çatı türüyle karşımıza çıkmıştır.Pişmiş topraktan oluşan kalın levhalar halinde yapılmış bu kiremitler su geçirmez olduklarından birçok arkeolojik alanda büyük oranda korunmuş olarak bulunurlar. Bu durum, üzerilerinde bulunan bezemelerle de birleştiğinde, kiremitleri hem mimari hem de sanatsal açıdan incelenebilecek en ideal arkeolojik eser haline getirmektedir. Kiremitler, arkeologlara arkeolojik alanın tarihi, kronolojisi ve alanda gerçekleşen inşaat faaliyetleri hakkında bilgiler sunmakta; ustanın sanatsal yaklaşımı ve kültürler arası bağlantılar gibi konularda da ipuçları vermektedir.

Gordion Tuğlalarının Gövdeleri

Kiremit teknolojisinin Anadolu’ya ve Frigya’nın iç bölgelerine ulaşımının MÖ 600 yıllarına denk geldiği düşünülmektedir. Bezemeli kiremitlerin Gordion’da popüler olarak kullanılması ise MÖ 6. yüzyılda gerçekleşmektedir (Geç-Orta Frig dönemi/ YHSS 5 dönemi). Alanda bulunan kiremitlerin bir kısmının Helenistik (YHSS 3) döneme ait olduğu düşünülmektedir, fakat bunlar daha basit ve az bezemeli örneklerden oluşmaktadır. Bilinen örneklerin büyük bir kısmı, Rodney Young’ın 1950 ve 1973 arasında yaptığı kazılardan gelmektedir. Binlerce kırık parçadan ve tam örneklerden oluşan bu kiremitler üzerinde gerek arkeolojik alanda gerekse Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde çalışılma yapılmıştır. Bütün bulara ek olabilecek diğer ipuçları ve buluntular, 1988 ve 2002 yılları arasında yapılan ve Mary Voigt tarafından yürütülen araştırmalarda ortaya çıkartılmıştır.

Gordion’da eski çatı kaplama sistemlerinin birçoğunu görmek mümkündür. Kullanılan esas sistemin tipolojisini şu maddeler oluşturmaktadır:

  • Oluklu kiremit: Suyu aşağı akıtmak için kullanılan modern padavralarla aynı işlevi gören yükseltilmiş yan kenarları olan düz levhalar.
  • Kaplama kiremitleri: Oluklu kiremitler arasındaki ek yerlerini kapayan ve koruyan eğimli ya da kıvrılmış kiremitler.
  • Çatı sırtını kaplamada kullanılan kiremitler: Eğimli çatının sırt kirişini koruyan büyük kaplama kiremitleri.
  • Saçak kiremitleri: Suların pencere kenarlarına sızmasını önlemek için ya da çatıdan süzen suyun püskürtme yöntemiyle taşınmasını sağlayan yükseltilmiş oyuklar.
  • Kaplama kiremitleri: Ahşap kirişlerin korunmasında veya tamamen süsleme amaçlı kullanılan dikey plakalar.
A drawing of how roof tiles and gutters were laid out.
A close up sub-section drawing of how roof tiles and gutters were laid out.

Kiremitler geçmiş hakkında ne tür bilgiler verebilir?

Klasik Arkeolojinin sanat tarihinden gelen geçmişi bezemeli kiremitlere uzunca bir süre önyargıyla yaklaşmıştır. Diğer eserlerden ayrı bir şekilde, başlı başına bir sanat eseri gibi çalışılmış olan Gordion kiremitleri, MÖ erken 7. yüzyıl ila geç 5. yüzyıl arasında değişen zaman dilimlerine tarihlenmiştir. En son yapılan çalışmalarda, kiremitler ilk kez gerçek çatı parçaları olarak ele alınmış ve Gordion’daki bütün çatıların, yapı, şekil, yüzeylerine tatbik edilen muamele ve içinde bulundukları arkeolojik durumlar gibi benzer noktalarına dayanarak ortaya çıkartılması amaçlanmıştır.

Two women working on pottery tiles with brushes to clean them.

Bu çalışmalar sonucunda iki çatı sistemi yeniden yapılandırılabilmiştir: İlk sistem (Çatı 1) volkanik cam, mika ve çok kristalli kuartzdan oluşan grimsi kilden yapılmış 613 kiremit parçasının oluşturduğu bir gruptan elde edilmiştir. Diğer sistem ise (Çatı 2) kalsiyum karbon ve feldispat, volkanik kaya, cam ve kuartz tanecikleri içeren ve sarımtırak bej rengindeki kilden yapılmış 478 kiremit parçasının oluşturduğu gruptan elde edilmiştir. Bu tarz kiremitlerin, Orta Frig dönemine ait iç kaledeki binaların çoğunda kullanılmak üzere seri üretiminin yapıldığı düşünülmektedir.

Birçok ayrı parçanın bir araya getirilmesiyle gerçek yapısı anlaşılan bu çatı sistemleri, tek bir kiremit parçasının verebileceğinden daha fazla tarihi bilgi sunmaktadır. Gordion çatıları genellikle Yunanistan’dan çok Anadolu’da bulunan belirli çatı tarzlarından –saçak kiremitleri, oluklar ve kaplamalar boyunca görülen bezemeler, kaplama kiremitleri, çatı sırtını kaplamada kullanılan boru benzeri kiremitler- oluşmaktadır.

A terracotta tile with a diamond and swirl decorative motif.
Four checkerboard patterned objects, broken and pieced back together.
A terracotta tile, pieced back together from fragments, showing a horse and chariot, and a warrior holding a shield in front.

Çatı 1, batı Anadolu ve İyonya arasındaki bağları göstermektedir. İyonya’da bulunan Milet, Didim, Sardis, Düver ve Pazarlı gibi eski yerleşim alanlarında da benzer kiremitler bulunmuştur. Çatı 2 sadece Frigya’da kullanılan daha yerel bir tarz olarak görülse de Neandria, Sardis, Düver ve Pazarlı’da paralel tarzlar görülmektedir. Lidya başkenti Sardis ile olan benzerlikler en yakın olanlarıdır. Bu durum, kiremit sisteminin Gordion’a Lidya yayılımının orta Anadolu’ya ulaştığı MÖ erken 6. yüzyılda gelmiş olabileceğini göstermektedir.

Orta Frig dönemine denk gelen Gordion yerleşimi çok göz alıcı olmalıdır. Anadolu kiremit geleneği bol bezemesiyle bilinmektedir. Gordion’daki bina yapılarının yüzeyi boyanmış kabartma motiflerle tamamen kaplanmıştır. Zengin bezemeler üç farklı sanatsal zevki yansıtmaktadır: Yunan, Frigya ve Yakın Doğu. Örneğin, Çatı 1’in üçgen duvarında bulunan yıldız ve sarmal bezeme İyonya ve anakara Yunanistan’daki küçük sanat eserlerinde çokça kullanılan bir bezemedir. Baklava ve dama tahtası biçimli desenlerle ve karelerle süslenen diğer kiremitler ise orta Anadolu ve Frigya tarihinin köklerinde yer alan örneklerdendir.

Bunlar dışındaki kiremitler, Yakın Doğu’daki geleneksel örneklerden -at arabasıyla av, aslan boğa karşılaşması ve genellikle Theseus ve Minotaur’un gösterildiği düello sahneleri- alınmış figürleri içeren motiflerle süslenmiştir. Böyle bir seçkiyi açıklamak kolay değildir. Bazı kesimler bunu Friglerin sanatsal açıdan orijinallikten yoksun olduklarının bir işareti olarak kabul ederken, bazıları da bunun yerel yöneticiler tarafından planlanmış bir ikili uygulama olduğunu ve amacın gücün, prestijin ve zenginliğin var olduğu gelişmiş bir şehir izlenimi bırakma olduğunu savunmaktadır. İkinci önermenin Orta Frig Dönemi Gordion’u hakkında daha önce belirttiklerimizle –başarılı ve iyi bağlantılar geliştirmiş bölgesel bir merkez- ilişkili olduğu düşünülebilir.

Bibliyografya

  • Glendinning, M. 2005. “A Decorated Roof at Gordion: What Tiles are Revealing about the Phrygian Past,” in The Archaeology of Midas and the Phrygians. Recent Work at Gordion, ed. L. Kealhofer, Philadelphia, pp. 82-100.
  • Glendinning, M. 1996. “A Mid-Sixth-Century Tile Roof System at Gordion,” Hesperia 65, pp. 99-119.
  • Henrickson, R. C., and M. J. Blackman. 1999. “Hellenistic Production of Terracotta Roof Tiles Among the Ceramic Industries at Gordion,” Oxford Journal of Archaeology 18.3, pp. 307-326.