Roma Dönemi Gordion’u

Two people carefully excavating remains.

İmparator Augustus’un MÖ 25’te Galatya’yı imparatorluk topraklarına katışını takiben, Augustus ya da erken Jülyo-Kladyus döneminde (yaklaşık MÖ 25 – MS 25) Gordion İç Kale Höyüğü’nde yeni bir yerleşim kuruldu.

Uncovered in situ remains.
Şekil 3|Roma mezarı, müze alanı mezarlığı.

Roma Gordion’una ait günümüze gelebilmiş tek yazılı kaynak olarak gösterilen coğrafyacı Strabon’un Augustus dönemine ait yazıları, söz konusu alanı etrafındakilerden biraz daha büyükçe bir kasaba olarak tarif eder (Coğrafya 12.5.3). Görünüşe göre, bu yerleşim alanı MS 5. yüzyıla kadar aralıklarla kullanılmıştır. 5. yüzyılda iç kale höyüğü, henüz bilinmeyen bir sebepten dolayı terk edilmiştir.

Günümüze kadar iç kale höyüğündeki Roma dönemi yerleşiminin nispeten küçük bölümleri kazılmıştır. 1900’de, höyüğün güneybatı bölgesinde çalışmalarını yoğunlaştıran Körte kardeşler bu alandaki Roma yerleşiminin oldukça sınırlı kalıntılarını gün ışığına çıkardılar. R. S. Yound 1950 kazı sezonunda, bu alanda ve kuzeybatı bölgesinde, Roma dönemi kasabasına ait iki ayrı yapı tabakası da dahil pek çok kalıntı açığa çıkardı. Ancak, Young’un Demir Çağı tabakalarına direkt ulaşılabilen bölgelere yoğunlaşma kararını takiben kuzeybatı ve güneybatı bölgelerinde yapılan çalışmalar sadece bir sezon sonra durdurulmuştur. Yine de, Young’un ekibi 1967 – 1973 kazıları sırasında, Roma dönemi yerleşiminin doğu ucundaki “Ana Kesik” (CC) ve “Batı Şehir Surları” (WCW) açmalarında birtakım bölük pörçük yapılarla karşılaşmıştır.

A diagram showing how walls and rooms fit into the excavated areas at Gordion.
Şekil 2|İç kale höyüğündeki bir Roma bina kompleksinin bir kısmı.

Arkeolojik alanın geç dönemleri ile ilgili geçtiğimiz yıllarda artan ilgi Roma kasabasının daha dikkatle kontrol ve kayıt edilerek yeniden incelenmesine neden oldu. 1993’ten 2002’e kadar, M. M. Voigt ve T. C. Young hem kuzeybatı hem de güneybatı bölgelerindeki çalışmalarını tekrar gerçekleştirdiler. Burada, Yound tarafından daha önceden tanımlanan özellikler tekrar kaydedildi ve kasabanın Augustus ve erken Jülyo-Kladyus dönemlerine tarihlenen en erken yerleşim katmanları ilk defa gün ışığına çıkarıldı. 2004 ve 2005’te, A. L. Goldman iç kale höyüğünde üç ayrı noktada Roma yerleşimini hedef alan ilk kazı çalışmalarını yönetti. Projenin amaçları arasında şu konuların araştırılması vardır: (1) Kasabanın kuruluş tarihi ve ilk yerleşim katmanlarının karakteri; (2) iç kale höyüğünün çeşitli bölgelerinde kasabanın genişleme ve fiziki planının gelişme hızı; (3) Roma İmparatorluk döneminde alanın işlevi ve ekonomik faaliyetlerindeki değişimler; ve (4) kasaba halkı arasında Romalılaştırılmış kültür örüntülerinin yayılışı ve boyutları.

Yeni araştırmalar, şimdiye kadar kasabaya yönelik ileri sürülmüş önermelerin gözden geçirilmesine sebep olmuştur. Yerleşim, MÖ geç 1. yüzyıl ya da MS erken 1. yüzyılda tekrar kurulmuş görünmektedir. Bu tarihte, terk edilmiş höyüğün yüzeyi düzleştirilmiş ve batı yarısında yeni bir kasaba kurulmuştur. Tüm bu özenle yapılmış düzleştirilme faaliyetleri, binalarda yeni bir kuzey-güney ekseninin kullanılması (Roma öncesi tüm tabakalarda görülen kuzeybatı-güneydoğu ekseninden farklı olarak), özenle yapılan kerpiç zemin döşemeleri ve yeraltından geçen su kanallarının yapımı, yerleşimin meydana getirilmesinin arkasında sanıldığından çok daha planlı bir çaba olduğuna işaret eder. Kasabanın yerleşiminin ne kadar uzun olduğu da artık açıktır: Kuruluş döneminden kasabanın MS 5. yüzyılda son terk edilişine kadar en azından dört ana yapım tabakası tanımlanmıştır. Dahası, Young tarafından analizi yapılan materyaller, kasabada önce düşünülenden yüksek seviyede iç organizasyon ve ekonomik faaliyet olduğunu göstermiştir. Gelişmiş mimari unsurların (sütunlu caddeler, sütunlu avlusu olan bir ev) ortaya çıkışı, nispeten yüksek sıklıkta bulunan sikkeler ve önemli miktarda bulunan ithal seramikler, cam eşyalar ve mücevherat en azından halkın bir kısmının belli bir ölçüde zenginliğe sahip olduğunu gösterir. Ayrıca belirtmek gerekir ki MS 3. yüzyıl kadar geç tarihte bile, mezar taşlarında hala standart halde Firik yazıları ve mezarları kirletecek olanlara karşı beddualar görülür.

Aynı şekilde, kasabanın genel işlevleriyle ilgili kanaatlerimiz de başladı. 2004 ve 2005’te Gordion’da bulunan Roma askeri teçhizatı kasabanın yerel bölge düzeyinde üzerine aldığı birtakım askeri ve/veya idari işlevleri gösterir. Antik yol rotaları, Vindia ya da Vinda adındaki bir askeri üssü Gordion’un çok yakınlarına, taşra başkentleri Ancyra ve Pessinus (günümüz Ankara ve Ballıhisarı) arasındaki anayolun yanına yerleştirir. Bu yolun bir kısmı Gordion’da kazıldı ve rotanın yüzey araştırmaları bahsedilen üssün hemen batıda yer alan Colonia Germa’da (modern Babadat) olduğuna işaret etti. Germa, Gordion’un yaklaşık olarak sadece 25 km güneybatısında yer aldığından, rotalarda belirtilen uzaklık göz önüne alındığında, Gordion ve Vindia/Vinda’nın aynı yer olması olasıdır. Gordion’un bir askeri üs olarak seçilmesi çok da şaşırtıcı değildir çünkü söz konusu alan iki nehir vadisinin birleştiği stratejik bir yerdedir (Sangarius/Sakarya ve Tembris/Porsuk). Bununla birlikte, kasabanın daimi bir askeri üs teşkil edip etmediği hala tartışmalıdır. Ne olursa olsun, kasabanın, bulunduğu bölgenin idari ve haberleşme sisteminde (cursus publicus) en azından ufak çapta bir rol oynadığı biliniyor.

A diagram showing the layout of overlapping plates on an object, with the corresponding object that has been heavily corroded shown beneath.
Şekil 4|İç kale höyüğünden Roma askeri zırh parçası.

Bibliyografya

  • Darbyshire, G., K.W Harl and A.L. Goldman. 2009. “”To the Victory of Caracalla.” New Roman Altars at Gordion,” Expedition 51.2, pp. 31–38.
  • Goldman, A. L. 2005. “Reconstructing the Roman-period Town at Gordion,” in The Archaeology of Midas and the Phrygians. Recent Work at Gordion, ed. L. Kealhofer, Philadelphia, pp. 56-67.
  • Goldman, A. L. 2010 “A Pannonian auxiliary’s epitaph from Roman Gordion.” in Anatolian Studies 6, pp. 129-146.
  • Roller, L. E. 2002. “A Latin Epitaph from Gordion,” Zeitschrift für Papyrologie und Epigraphik 141, pp. 215-220.