Yerleşmenin Korunması Raporu 2014

Gordion’da sit alanının konservasyonu her zaman çok önemli olmuştur ve gelecek kazı sezonlarında da en önemli faaliyetlerden biri olmaya devam edecektir. 2007 yılında, Prof. Frank Matero ile Penn Dizayn Okulu’na bağlı Mimari Konservasyon Laboratuvarı’nın (ACL) gözetiminde, Gordion Kalesi için yeni bir Konservasyon ve Yönetim Planı uygulamaya konuldu. Şu anki proje akademik araştırma, sit alanı konservasyonu ve eğitimin birleştiği aşamalı bir programa dayalı olarak hazırlanmıştır.

Giriş

2014 kazı sezonunda mimari konservasyon çalışmalarında önceliğimiz Teras Bina Kompleksi, Erken Frig Kapısı, Ziyaretçi Yolu ve Gordion Müzesi’nde sergilenmekte olan Çakıl Taşı Mozaiği’ydi.

Doğudaki kale höyüğünün güneybatısında bulunan Teras Binası (M.Ö. 9. Yüzyıl), tekstil üretimi ve besin işlemek için kullanılan sekiz büyük odadan oluşur. Boylu boyunca kazılan yapı 100 metreden uzundur. Bu da onu antik dönemde Anadolu’da bulunan en büyük yapılardan biri yapar. Teras Binası, Erken Frig kalesindeki en göze çarpan kalıntılardan biri olduğundan ziyaretçi yolunun hemen her köşesinden görülebilmektedir. 2014 yılında konservasyon çalışmaları Bina 5’in (TB5) iç duvarlarının yapısal stabilizasyonu ile Bina 7’deki (TB7) duvarın durumunun ve yapılışının belgelendirilmesi olarak devam etti.

2014’te başlayan başka bir önemli konservasyon projesi de Erken Frig Kapısı’nın stabilizasyonudur. Küçük Asya’da Demir Çağı’ndan kalma en iyi korunmuş şehir kapısı olan bu kapı, yaklaşık üç binyıl boyunca sağlam kalmıştır. Ancak, Güney Meydan’daki kireçtaşı duvarda yakın dönemde ciddi bir şişlik oluşmuştur. Bu şişlik her yıl arttığından duvarın sağlamlığını tehlikeye sokmaktadır. 2014’te Kapı’nın Güney Meydan’ındaki kuzey ve doğu duvarlarında yapılacak olan stabilizasyon çalışmaları sırasında bu alana erişim sağlamak amacıyla korkuluk kurulmuştur. Burada yapılan çalışmalar arasında merkezi rampanın temelinin tesviye edilmesi, kuzey duvarı boyunca kurulan ağır yük korkuluğu için kereste altlık temelin inşa edilmesi ve erişim korkuluğunun yapılması sayılabilir.

Yerel yetkililer tarafından talep edildiği üzere kale içindeki Ziyaretçi Yolu’nu genişletmek ve geliştirmek amacıyla yeni galvanize tel korkuluklarla taş basamaklar geçtiğimiz üç yılda döşendi. 2014’te dik yamaçların stabilizasyonuyla dikenli tellerin yeni galvanize tellerle değiştirilmesi işlemi Kale’nin kuzeyinde bulunan ziyaretçi bilgilendirme panelleri 4 ve 6 arasındaki bölge boyunca tamamlandı.

Şu anda Gordion Müzesi’nde bulunan Megaron 2’nin çakıl taşı mozaik panelleri arasından seçilen panellerden biri 2013’te geçici olarak kaplanmış, sonra da Gordion Müzesi’ndeki depoya konmuştu. 1950’lerde keşfedilen Megaron 2 çakıl taşı mozaikli taban, bilinen en eski mozaiktir (M.Ö. 9. Yüzyıl) ve özenle hazırlanmış çok renkli geometrik motiflere sahiptir. Keşfedilmesinden kısa bir süre sonra mozaik döşeme, kaldırmak amacıyla kesitlere ayrılmış ve Gordion Müzesi’ne taşınmıştır. Üç yıllık bir araştırma ve planlama sürecinin ardından 2014’te konservasyon çalışmaları, kaldırılan paneldeki eski sağlamlaştırılmış beton takviyenin özel yapım zımparalama sistemi kullanarak sökülmesiyle başladı.

Teras Bina Kompleksi

Teras Bina Kompleksi doğu kale höyüğün güneybatısında bulunan, Erken Frig dönemine (M.Ö. 9. yüzyıl) tarihlenen bir sanayi bölgesidir. 2009’da sit alanı programı doğrultusunda Teras Bina Kompleksi için yeni konservasyon ve koruma yöntemleri araştırıldı. Bu araştırmanın amaçları hiç tekrar inşa edilmeden ya da kısıtlı onarımlarla var olan duvar ve tabanların arkeolojik değerini artırmak ve bu duvar ve tabanları ya hiç yeniden toprağa gömmeden ya da çok az bir kısmını gömerek daha anlaşılabilir kılmaktı. Görsel etkiyi en aza indirebilmek, bakım çalışmalarındaki gereklilikleri azaltmak ve gelecekte oluşabilecek müdahale ihtiyaçlarını en aza indirebilmek için belirlenen amaç ve müdahale stratejileri doğrultusunda, TB2’nin duvarları için pilot konservasyon programı hazırlandı.

2014 kazı sezonu sırasında yapılan kâgir konservasyonunun odak noktası Teras Binası 5’ti. Duvarlara yapılan bütün uygulamalar 2009 yılında belirlenen kılavuza göre yapıldı. Yapılan çalışmalar Angelo Lanza yönetiminde ve Giuseppe Bomba’nın asistanlığında, eğitilmiş yerel işçilerle yürütüldü. Duvarlara yalnızca beş hafta (18 Haziran – 23 Temmuz) müdahalede bulunuldu, çünkü sezonun başında ekip müzede konservasyon çalışmalarına hazırlık yapmakla ve sur kapısına korkuluğun kurulmasından sonra buradaki taş duvar konservasyonuyla meşguldü.

TB duvarlarının mevcut durumunun araştırılması ve sit alanının fotoğraflanması 2014 yılında da Teras Binası 7’nin duvarlarında devam etti. Çalışmalar Meredith Keller’ın gözetiminde ve Nityaa Iyer ile Jocelyn Chan’in asistanlığında Pennsylvania Üniversitesi’nden gelen belgeleme ekibi tarafından yürütüldü.

Her sezon olduğu gibi, TB1, TB2 ve TB3’ün müdahalede bulunulan duvarlarına döşenen yumuşak örtülerin (soft caps) bakımı tamamlandı. Örtülerdeki istenmeyen bitkilerin temizlenmesi Naomi Miller tarafından düzenlenip uygulandı. Miller’ın çalışmalarının açıklaması bu raporun ek bölümüne eklenmiştir. Ne yazık ki, yeni yumuşak örtülerin üzerinde çalışılan duvarlara yerleştirilmesi, höyüğün çevresinde Poa çimenlerinin azlığı nedeniyle bu kazı sezonu sırasında kesintiye uğradı. Aslına bakılırsa 2013/2014 kışı ve bahar başlangıcı alışılmadık bir biçimde kurak geçerken Mayıs sonu, Haziran başında yağmur nispeten yoğun bir şekilde devam etti. Bu yağmur rejimi yıllık toplanan bitkilere zararlıyken yıllık tohum üretimini (özellikle de çimenlerin) ciddi oranda düşürdü.

2014 sezonu sırasında tamamlanan çalışmalar özetle şunlardır:

  • 2013 yılında tekrar gömülen TB5-e-1, TB5-e-5, TB5-e-7, TB5-e-8, TB5-e-13 ve TB5-e-14 numaralı duvarların yeniden meydana çıkarılması ve taş duvarlara uygulanan takviye ve işlemlerin tamamlanması;
  • TB5-e-1, TB5-e-5, TB5-e-7, TB5-e-8, TB5-e-13 ve TB5-e-14’e yapılacak uygulamaların araştırılması;
  • TBR-25, TBR-26 ve TBR-29’a geçici duvar örtüsü döşenmesi;
  • Duvarların belgelenmesi için TB6-e-3, TB7-e-6, TBR-32, TB7-e-7, TB7-e-8, TBR-34, TB7-e-13, TB7-e-14, TBR-35, TB7-e-12, TB8-e-12 ile TBR-36’nın batı kısmının açığa çıkarılıp yeniden gömülmesi;
  • TB6-e-3, TB7-e-6, TBR-32, TB7-e-7, TB7-e-8, TBR-34, TB7-e-13, TB7-e-14, TBR-35, TB7-e-12, TB8-e-12 ile TBR-36’nın batı kısmının durumunun fotoğraf rektifikasyonu ve dökümantasyonla belgelenmesi.

TB5-e-7, TB5-e-8, TB5-e-13 ve TB5-e-14’te Kâgir Sağlamlaştırması

Bu duvarlar TB5’in içindeki giriş odasını ünitenin kalanından ayıran iç duvarların kotlarını temsil eder. Duvarların hepsinde orijinal kapı sövesi izleri bulundu. Bu izler odanın ortasında, muhtemelen giriş odasıyla ünitenin kalanını birbirine bağlayan kapının bulunduğu yerde konumlanmıştı. 2013 kazı sezonu sırasında duvarlar meydana çıkarıldı, incelendi ve çuval ya da plastik torbalara konan, yeniden gömülmede kullanılan malzeme taş duvarın her iki yanına da konduktan sonra tekrar gömüldü. Duvarlar plastik örtü ile taş kenarlığın üzerine yerleştirilen kum ve kil karışımından oluşan geçici örtü sistemiyle kapatıldı. TB5-e-8 ve TB5-e-13’te fazla meyil veren duvarın sağlam olmayan kısımları önce ahşap direk ve kalaslarla desteklendi, ardından da yeniden gömmede kullanılan malzemeyle kapatıldı. 2014’te duvarlara yaslanan torbaların içindeki dolgu malzemesi kaldırıldı ve duvarın temizliği olası bir çökmeyi önlemek için büyük bir dikkatle elle yapıldı. Gerekli bulunan yerlerde dolgu malzemesi geçici olarak yerinde bırakıldı.

TB5-e-7 ve TB5-e-8, TB5-e-6’nın eklenti yerinde bulunan duvarın doğu ve batı kotlarını oluşturur. Bu duvar yaklaşık 4,60 metre uzunluğundayken duvarın yüksekliği TB5-e-6 ile kesiştiği noktada 1,30 metre, odanın ortasına doğru, kapı sövesinin bulunduğu alanda 0,50 metre olmak üzere değişiklik gösterir. TB-e-6 ile taş duvarın kesiştiği alandaki kısım kırmızımsı taşların aralarına harç konarak dizilmesiyle restore edilmiştir. Bu restorasyon çalışması 1990’ların sonuyla 2000’lerin başında Mark Goodman tarafından TD4’teki çalışmalar esnasında yapılmıştır. Taş duvarın orijinal kısmı duvarın dış tarafına doğru meyletmiş ve büyük taş bloklarının çoğu bulundukları yerde çatlamış durumdadır. Kapı sövesinin bulunduğu bölgedeki bloklar ciddi şekilde bozulmuş ve dağılmıştır. Diğer duvarlarda olduğu gibi, TB5-e-7 ve TB5-e-8 kotlarındaki orijinal blokların hepsinin yerinden sökülmesi gerekiyordu, çünkü bloklardaki çatlaklar yüzünden taşların içine paslanmaz çelik desteklerin konması mümkün değildi. TB1 ve TB2’nin iç duvarlarına bakıldığında, duvarların aslında büyük taş bloklardan örüldüğü, duvarın sökülmesi sırasında fark edildi. Bu taşların kimileri de büyük kenet taşları olarak çapraz şekilde konmuştu. Büyük blokların hepsi ya kondukları yerde çatlamış ya da duvardan dışarı doğru meyletmiş halde bulundu. Bu durum da muhtemelen yangın ya da çatının çömesi sırasında meydana geldi. Bu büyük taşlar dikkatli bir şekilde tek tek söküldükten sonra epoksi reçinesi ya da harç ile doldurularak parça parça birbirine tutturuldu.

TB5-e-13 ile TB5-e-14, TB5’in içinde bulunan ve TB5-e-4 ile kesişen diğer tek duvarın batı ve doğu kotlarıdır. Bu duvarın yaklaşık uzunluğu 4,55 metreyken yüksekliğinin en fazla olduğu TB5-e-4 ile kesiştiği nokta 1,10 metre, kapı sövesinin olduğu en alçak nokta ise 0,40 metredir. Her iki kotta da kalan duvar taşları orijinal taşlar olup, kimisi çatlamış büyük bloklardan oluşur. Öteki iç duvarda bahsedildiği gibi, bu duvarın taşları da duvarın dışına doğru meyletmiştir. Bu bozulma TB5-e-13 boyunca, kapı sövesine yakın olan kısımlarda daha belirgindir. Duvarın her iki kotunda da bulunan taş bloklar daha sağlamdı ve sadece birkaç tanesinde çatlamalar vardı. Bu nedenle, duvar taşlarının çok azı söküldü, çünkü duvarı güçlendirmek için içine konan paslanmaz çelik kablo sistemiyle taşların çoğunu meyletmiş haliyle korumak mümkündü.

Taş duvar sağlamlaştırma çalışmaları aşağıda bahsedilen şekilde yürütülmüştür:

  • Otların yolunması ve TB5’in içinin temizlenmesi köylü kadınlar tarafından yapıldı. Bitki örtüsünde bulunan kısa sık çimler baharda yağmur yağmadığı için önceki sezonlara kıyasla çok daha azdı;
  • Gömmede kullanılan dolgu malzemesi elle kaldırıldı. Bu işlem büyük bir özenle yapılırken, tek bir duvarın her iki yanında da eşzamanlı tekrarlandı;
  • Kâgir sağlamlaştırma çalışmaları da aynı şekilde tek bir duvarın her iki yanında da eşzamanlı olarak yapıldı. Gerektiği üzere, yerinden oynamış ve çatlamış bloklar duvarın düzeltilmiş kotlarında numaralandırıldıktan sonra epoksi uygulaması için taşlar yerlerinden söküldü. Duvarın orijinal dolgu maddesi taşların sökülmesi sırasında kaldırılıp gelecekte tekrar kullanılmak üzere saklandı. Çatlayan bazı taşların, özellikle de kırmızımsı yanık taşların kötü durumda olması sebebiyle taşların her birine epoksi uygulamak her zaman mümkün olmadı. Bu durumda, blok parçaları eski yerlerine geri koyulduktan sonra yerlerine harçla tutturuldu. Gerekli durumlarda, önceden sökülen orijinal bloklar, yerlerine alanda hazırlanan su kireci, kum ve tuğla tozundan oluşan harç (2.5:1:0.5) kullanılarak yerleştirildi. Duvarın rekonstrüksiyonu sırasında iki taş kaplamanın arasındaki boşluğu doldurmak için orijinal dolgu maddesi kullanıldı. Yeni taş blokların kullanımını azaltmak ve olabildiğince çok orijinal blok kullanmak için orijinal bloklardan bazıları tersyüz edilerek önceden iç tarafta kalan yüzleri duvarın dış tarafına bakar halde yerleştirildi. Böylece yıpranmış yüzlerinin duvarın iç tarafında kalması sağlandı.
  • Boşlukları doldurmak için kullanılan yeni taş blokların sayısı çok azdı çünkü yıpranmış taşların çoğu onarılıp yeniden kullanıldı. Sadece TB5-e-7 ile TB5-e-8’in alt sıralarına sit alanında bulunan işlenmemiş kireçtaşları ya da TB6’da arkeolojik kazılar sırasında bulunup yeniden kullanılan taş bloklar kesilip şekillendirilerek yerleştirildi. Alt sıradaki taş blokların tamamı yerlerine yerleştirilirken kireç harcı kullanıldı. TB5-e-13 ve TB5-e-14’ün alt sıralarının köşelerine yeni taş bloklarla yama yapıldı.
  • TB5-e-13 ve TB5-e-14 numaralı duvarlarda güçlendirme sistemi olan paslanmaz çelik kablolar kullanmak mümkündü. Bu sistem, bu kotlardaki taşların çoğunu hasar görmüş (dışarı doğru meyletmiş) haliyle korurken duvarın tamamen dağılmasını da önlüyordu.
  • Duvarların kapı sövelerine denk gelen kısımlarında, çatlamış orijinal taşların hepsi yerlerine harçla tutturuldu.
  • Taş duvarın stabilizasyonu duvarda bulunan aralıklara ufak taşlarla kireç harcından oluşan bir karışımın dökülmesiyle tamamlandı.

TB5-e-1 ve TB5-e-5’in kâgir sağlamlaştırması

TB5-e-1 ile TB5-e-5, TB5’in kuzeydoğu duvarının sırasıyla dış ve iç kotlarını temsil eder. Yukarıda belirtilen diğer TB5 duvarlarının aksine bu kotlar ilk kez 2014 kazı sezonu sırasında ortaya çıkarıldı ve sit alanında fotoğraflanıp durumu incelendikten sonra hemen sabitlendi.

TB5-e-1’deki (dış kotta) taşların çoğu, duvarın toprakla desteklendiği TB6’nın kuzeyinde kalan kısım hariç, açığa çıkmış halde bulunmuştu. Duvar temizlendikten sonra, duvarın üç taş sırası yüksekliğinde olduğu, güneyde TB4’le, kuzeyde TB6’yla kesiştiği yerde dördüncü sıranın bulunduğu görülür. Duvarın toplam uzunluğu neredeyse 11 metreyken genişliği yaklaşık 1,40 metredir. Duvarın güneyde kalan 1/3’lük alanında kalan orijinal duvar taşlarının tamamı büyük yapısal sorunları olmadan iyi durumda bulundu. Burada bulunan taş blokların çoğunda çatlaklar olduğundan, bu taşlar yerlerinden sökülüp epoksiyle onarıldıktan sonra duvarın rekonstrüksiyonu sırasında yeniden kullanıldı. Öte yandan, duvarın kuzey ucuyla ortasındaki ayakta kalmış alan, ciddi şekilde hasar görmüş, çatlama, pul pul dökülme, taş kaybı ve ayrışmanın belirgin bir şekilde görüldüğü taş bloklarından oluşuyordu. Bu yüzden de bu taşların yeni taşlarla değiştirilmesi duvarın stabilizasyonu için tek çözümdü. Duvarın TB5-e-4’le köşe yapan kuzey kısmı stabil olmadığından dolayı bu bölgenin kâgir stabilizasyonu TB6’nın duvarlarıyla birlikte gelecek sezon tamamlanacak.

TB5-e-5, TB5’in ünitenin içinden de görülebilen kuzeydoğu duvarının iç kotudur. Bu kotta bulunan taş duvarın çoğu toprakla örtülmüş durumdaydı. TB4’ün güneyiyle TB6’nın kuzeyi 1990’larda Mark Goodman tarafından yerleştirilen dolgu malzemesiyle kaplıyken, duvarın ortasını kapatan toprak 1950’lerin sonu ya da 1960’ların başında duvar kenarında bulunan öğütme alanlarındaki arkeolojik kalıntıların üstünü örtmek için doldurulmuştu. Bu kot için uygulanan stabilizasyon yöntemi Goodman tarafından uygulanan dolgu materyallerini kısmen kaldırırken, arkeolojik kalıntıların korunabilmesi için duvarın ortasındaki toprağı olduğu gibi bırakarak taş duvarı kısıtlı bir alanda ortaya çıkarmaktı. Taş sıralarından sadece en üstte olanı ortaya çıkarıldı ve yerinde konservasyon uygulandı. TB4’ün yanındaki taş duvarın güney kısmıyla duvarın ortasında bulunan üst taş sırasının kâgir stabilizasyonu tamamlandı. TB6’nın yakınındaki duvarın kuzey kısmı geçici olarak dolgu materyalleriyle doldurularak gelecek dönem TB5-e-4’le birlikte onarılmak üzere bırakıldı.

Kâgir sağlamlaştırma çalışmaları aşağıda belirtilen şekilde sürdürüldü:

  • TB5’in içinde ve dışındaki otların yolunması köylü kadınlar tarafından yapıldı;
  • TB5-e-1’in kuzeyiyle TB5-e-5’in iki ucundaki dolgu materyallerinin elle kaldırılması. Sadece en üstteki taş sırası dikkatli bir şekilde ortaya çıkarıldıktan sonra toprakla korunan öğütme alanındaki arkeolojik kalıntıların korunması için özenle temizlendi. Dolgu materyallerinin hepsi çuvallara konup TB5-e-1’de yer seviyesindeki stabil olmayan alanları desteklemek için kullanıldı;
  • TB5-e-1’in sökülmesi sırasında sadece kuzey kısmın üst sırasındaki birkaç çatlamış blok üzerinde çalışıldı. Buna karşılık, TB5-e-1’deki taş blokların sökülmesi gerekliydi. Kâgir duvarın kötü durumda olmasından dolayı kuzey bölümdeki çatlamış blokların hepsi onarılmak üzere kaldırıldı. Orta bölümde ciddi şekilde çatlamış olan blokların hepsi de kaldırılarak ya yenileriyle ya da geri dönüştürülmüş taş bloklarla değiştirildi;
  • Çatlamış olduğu için sökülen blokların hepsi epoksi reçinesiyle onarılıp duvardaki orijinal pozisyonlarına tekrar konuldu. TB5-e-5’te duvarın ortasındaki üst sıraya olduğu yerde harç dolduruldu;
  • TB5-e-1’in orta bölümünün rekonstrüksiyonu için diğer duvarlara uygulanan işlemlerin aynısı uygulandı. Bu durumda orijinal blokların hiçbirini kurtarmak mümkün olmadığından bunların yerine yeni kesilmiş ya da geri dönüştürülmüş taş bloklar kullanıldı. Duvar rekonstrüksiyonu sırasında duvarın ortasındaki orijinal materyaller duvar boşluklarını doldurmak için kullanıldı;
  • Küçük taşlar ve kireç harcı hem orijinal taş duvardaki boşlukları doldurmada hem de yeni taşlarla yapılan rekonstrüksiyonda kullanıldı.

TB6-e-3, TB7-e-6, TBR-32, TB7-e-7, TB7-e-8, TBR-34, TB7-e-13, TB7-e-14, TBR-35, TB7-e-12, TB8-e-12 ile TBR-36’nın batı bölümünün ortaya çıkarılıp yeniden gömülmesi

Pennsylvania Üniversitesi’nden gelen duvar belgeleme ekibi her kazı sezonunda olduğu gibi 2014’te de Kale’ye döndü. Ekibin odak noktasını TB7’deki duvarların fotoğraflanması ve mevcut durumlarının belgelenmesi oluşturuyordu. Çalışma ekibi TB6-e-3, TB7-e-6, TBR-32, TB7-e-7, TB7-e-8, TBR-34, TB7-e-13, TB7-e-14, TBR-35, TB7-e-12, TB8-e-12 ile TBR-36’nın batı bölümündeki geçici dolgu materyallerini kaldırıp taş duvarları ortaya çıkardı. Duvarları ortaya çıkarırken çok kötü ve hassas durumda olan ve duvarların büyük kısımlarını kaplayan orijinal çamur sıva parçaları gün ışığına çıkarıldı. Duvarlarla duvar üstlerinin hepsi tamamen belgelendikten sonra duvarlar, gelecekte son stabilizasyon çalışmaları bitene kadar yerinde kalacak olan dolgu malzemesiyle tekrar kapatıldı. Temizlik sırasında kaldırılan materyallerin hepsi plastik torba ya da çuvallara konarak saklandıktan sonra duvarların üzerini kapatmak için kullanıldı. Duvarların moloz doldurulmuş torbalarla korunması sistemi, yeniden gömme ve ortaya çıkarma işlemlerini zaman ve iş gücü açısından daha verimli hale getirdiğinden başarılı olduğunu kanıtladı.

Burada yapılan çalışmalar şöyledir:

  • TB7’nin içinde ve dışındaki otların yolunması köylü kadınlar tarafından yapıldı;
  • Dolgu malzemelerinin elle kaldırılması eğitimli işçilerin yardımıyla gerçekleştirildi. Taş duvardaki çamur sıvası kalıntılarından dolayı temizlik sırasında ekstra özen göstermek gerekiyordu. Bunun yanı sıra taş duvarın stabil olmayan kısımlarına, özellikle de TB7-e-6’da duvarın dışına doğru oluşan büyük meyil yüzünden orijinal blokların stabil olmadığı yerde, kalas ve direk destekler kondu. Hasar gören duvarı ahşap unsurlarla destekleyerek orijinal taş duvarı duvarın ortaya çıkarılması sırasında sabit tutmak mümkündü;
  • Duvarlarla sıva kalıntılarının üzerlerinde biriken toprak kalıntısının elle temizlenmesi çeşitli fırçalar ve küçük malaların yardımıyla oldu. Ayrıca, bulunan sıvaların hepsi, ortaya çıkmalarından dolayı oluşan hasarı en aza indirebilmek için geçici olarak jeotekstille kaplandı;
  • Fotoğraf rektifikasyonu ile duvarlarla sıvanın mevcut durumunun eksiksiz belgelenmesi Pennsylvania Üniversitesi’nden gelen belgeleme ekibi tarafından tamamlandı;
    Belgeleme tamamlandıktan sonra, sıvalı yüzeyle dolgu maddesinin arasında bir ara katman yaratmak için sıvalı olan yerlerin hepsi önce çuval ya da jeotekstille kaplandı. Ardından, moloz doldurulmuş torbalar destek olacak şekilde duvarın iki yanına da yığıldı. Duvarın üzeri plastik örtü veya çuvalla örtüldü. Son olarak da yağmur ve kar sularının duvara temas etmesini önlemek amacıyla duvarın üzeri taş yığını, kil, kum ve topraktan oluşan dolguyla örtüldü.

Erken Frig Kapısı

İlk kez 1950’lerde kazılmaya başlanan Erken Frig Kapısı, Küçük Asya’da Demir Çağı’ndan günümüze kadar gelen en bütün halde korunmuş kapıdır. Ancak, harç kullanılmadan yapılmış olduğundan bulunduğu bölgenin yüksek sismik aktivitelerine karşı savunmasızdır. M.Ö. 900 civarında inşa edilen kapı sadece kısa bir süre Kale’nin ana girişi olarak kullanıldı. Kale’nin art arda yerleşim görmesi sonucu daha fazla bina yapıldı. Bu yapılardan erken olanları daha sonradan yapılanların temelleri olarak kullanıldı. Bunun sonucunda meydana gelen değişiklikler, özellikle blokların çatlaması ya da yerinden oynaması gibi gözle görülür sorunlara yol açtı. Her ne kadar blokların çatlaması tarihî olarak sonraki dönemlere ait sur duvarlarının eklenmesiyle oluştuysa da, taşların yerlerinden oynaması hala var olan bir sorun. 2006 ile 2010 yılları arasında, kapının kireçtaşı ve riyolit duvarlarının durumunu saptamak amacıyla, Pennsylvania Üniversitesi Mimari Konservasyon Laboratuvarı kapının genel yapısal stabilitesini belgeledi, gözlemledi ve değerlendirdi (“Gordion Awakened. Conserving a Phrygian Landscape”, 2011).

2012’de Biggs Mühendislik Danışmanlık’tan David Biggs, Erken Frig kapısı duvarlarını incelemek amacıyla Gordion konservasyon ekibine katıldı. Gordion’a ilk ziyareti sırasında Kapı’nın duvarlarında yaptığı önemli araştırma ve gözlemlerden sonra Sayın Biggs, kapının yapısal olarak sağlamlaştırılması ve stabilizasyonu için bazı önerilerde bulundu. Gordion’a 2013’te yaptığı ikinci ziyaret sırasında kapıda araştırmalar yapmayı sürdürdü. Güney Meydan duvarlarında yaptığı kazılar, meydan duvarlarının sismik dalgalardan nasıl etkilendiğini yapısal olarak inceleyebilmek için gerekli verileri sağladı. Bu kazılar sonucu meydan duvarlarının çevresindeki Orta Frig dolgusu ile ilgili, bu dolguyu uzun süre etkileyecek önerilerde bulundu. Bunun yanı sıra, Kuzey Meydan duvarlarına zarar vermeden yaptığı taramalar, bu duvarların yapısal durumlarını değerlendirmek için gerekli veriyi sağlarken, taş duvarın içindeki boşlukların miktarını tahmin etmesine de olanak verdi. Mimar ve Pennsylvania Üniversitesi konservasyon mezunu Ayşem Kılınç, kapıda yapılacak ön çalışmaların hazırlıklarını tamamlamada David Biggs’e yardımcı olması için işe alındı. Kendisi ayrıca iskelenin üretilmesiyle taş blokların sökülmesinde kullanılacak gezer vincin dizayn edilmesi konularında yerel Türk firmaları ve müteahhitleriyle iletişim kurmada en önemli rolü oynadı.

2014 kazı sezonu sırasında David Biggs ve Ayşem Kılınç kapıda yapılacak ön çalışmaları organize etmek için Gordion’a döndüler. Bu ön çalışmalar arasında toprak temelin oluşturulması, iskele temeli olarak ahşap altlığın ve güney meydanın kuzey ve doğu duvarları boyunca metal iskelenin kurulması vardı. Ayşem ayrıca kâgire yapılacak müdahaleler sırasında gerekli olacak belgeleri tamamladı. Bunun yanı sıra güney meydanın doğu kotunda taş duvar onarımları başladı. Arazide yapılan çalışmaların özeti aşağıdadır:

Kapının ana yolunda toprağın tesviye edilmesi:

  • Kapının güney tarafındaki güneybatı köşesinde bulunan stabil olmayan taş duvarı geçici olarak desteklemek için iskele kuruldu. Güneydeki çıkıntının alt kısımları, yani aşağı sıradaki duvar taşlarında ve taş bloklarının arasında bulunan açıklıklara küçük taşlarla kireç harcı konarak takviye edildi. Çıkıntıya iskelenin kurulmasından önce yapılan bu çalışma kâgirin sağlamlaştırılması için gerekliydi;
  • Kale höyükte devam eden arkeolojik kazılarda çıkarılan toprak, kapının bulunduğu alana arka kepçeyle getirilerek merkezdeki rampanın tesviye edilmesi için kullanıldı;
  • Toprak alt temelin dökülmesinden önce var olan rampayla toprağı ayırmak amacıyla rampanın üzerine dokumasız jeotekstil yerleştirildi;
  • Kuru toprak, jeotekstilin üzerine yaklaşık 15-20 cm’lik bir tabaka şeklinde yayılırken alçakta kalan yerlerin tamamen dolmasına özen gösterildi. Toprak önce elle bastırıldıktan sonra birkaç defa ıslatıldı. Sonra da traktörle sıkıştırıldı. İlk toprak tabakasının üzerine ikinci toprak tabakası yayıldıktan sonra daha önceki tabaka için yapıldığı şekilde ıslatılıp sıkıştırıldı. Toprağa, rampayla uyumlu olması için eğim verildi

Ahşap Temel Altlığı:

  • Ahşap altlığın yapılması için Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültepe Kazıları, Kayseri Müzesi ve Polatlı Belediyesi’yle yapılan anlaşma ile kullanılmış demiryolu traversleri edinildi;
  • Ahşap temel altlığı David Biggs tarafından demiryolu traverslerinin çapraz konulmasıyla ızgara deseni şeklinde tasarlandı. Üstteki traversler alttaki traverslerin üzerine konarken her iskele direğinin temeline kısa ahşap orta parça yerleştirildi;
  • Ahşap altlığın kurulması güneydeki çıkıntının güneybatı köşesinden başladı. Ahşap unsurlar direkt olarak jeotekstile, meyilli ara katmanın üzerine konduktan sonra betonarme demirleriyle ahşap çivilendi. Gerekli durumlarda parçanın bulunduğu yerin düzlenmesi için traverslerin altına elenmiş toprak koyuldu;
  • Ahşap altlık, Ankara’da bulunan yerel bir müteahhitlik şirketi olan A-R YAPI tarafından kuruldu. Bu şirket aynı zamanda korkuluğun kurulmasını da üstlenmiştir. Bu sayede üstteki orta parçayla korkuluğun dikey unsurlarını hizalamak daha kolay olmuştur;
  • İkinci sırayı dizmeden önce altlığın dibinde bulunan traverslerin arasındaki boşluklar sıkıştırılmış toprak ve çakılla dolduruldu;
  • İkinci ızgara sırası üste eklendikten sonra her korkuluk direğinin temeline kısa ahşap orta parça yerleştirildi;
  • Eğimli zemindeki düzensizlikleri telafi edebilmek için kurulum sırasında orijinal ızgara tasarımında bazı değişiklikler yapmak gerekliydi. Bu değişiklikler ahşap altlığın kurulması sırasında Gordion’da bulunmayan David Biggs’e gönderildi.

İskele:

  • Ağır hizmet iskelesi Ankara’daki Tamer Kalıp ve İskele tarafından üretilip yerel bir müteahhit (A-R YAPI) tarafından güney meydanın kuzey duvarına kuruldu. Güney meydanın kuzey yüzünde, bombenin oluştuğu kısımda kaldırılacak taşlar için iskelenin iki destek katı bulunmaktadır. İskele, üstteki iki katın her biri için taşların yaklaşık 1200 kg/m2’lik (240 psf) ağırlığına ve bununla birlikte kaldıraç sistemine dayanabilecek şekilde tasarlanmıştı;
  • İskele, ahşap temel altlığın üzerine yerleştirildikten sonra kurulma işlemi kuzey duvarın güneybatı köşesinden başladı;
  • Metal döşemenin iki katı dikildikten sonra takviyeler kuruldu. İskelenin batısına çalışanların kullanacağı merdivenler koyuldu;
  • Müteahhit ayrıca güney meydanın doğu duvarına ait erişim iskelesinin çerçevesini kurdu. Kapıda Mark Goodman tarafında 2000’lerin başlarında kullanılan eski iskelenin bazı parçaları duvarın bu kısmında tekrar kullanıldı;
  • Angelo Lanza, güney duvardaki erişim iskelesinin kurulmasını tamamlayarak bu iskeleye metal rampa ve platformlardan oluşan ve kuzey duvardaki taşların sökülmesi sırasında ortaya çıkacak duvarın ortasındaki dolgunun kaldırılmasında kullanılacak sistemi ekledi.

Kâgirde Yapılan Çalışmaları:

  • Erişim iskelesi kurulduktan sonra, güney duvarının alt kısımlarında kâgir onarımları başladı. Bu alanın hemen altındaki bölüm 2000’lerin başında Mark Goodman tarafından harçla doldurulmuştu. Taş duvarın açığa çıkan ek yerleri küçük taşlar ve kireç harcıyla dolduruldu. Kâgirdeki boşluklar kireç harcı ya da moloz ve harç karışımıyla dolduruldu. Orijinal bloklardan ayrılmış ufak taşlar yerlerine kireç tabanlı harçla mikroenjeksiyon yapılarak ya da mümkün olduğunda epoksi reçinesiyle tekrar yerleştirildi. Duvarın kuzey köşesinde bloklardan ayrılmış büyük taşlar yerlerine epoksiyle konduktan sonra paslanmaz çelik çubuklarla desteklendi. Kâgir çalışmaları kuzey duvarda devam ederken, bu çalışmalar gelecek sezon da duvarın üst kısımlarında devam edecek;

Ekip, Schilling Germany ile Sayın Ahmet Kadıoğlu’nun Ankara’da bulunan yerel şirketi aracılığıyla, kapının bombe yapmış kısmındaki taş blokların bazılarının sökülmesinde kullanılacak olan alüminyum gezer vincin üretimi ve satın alınmasıyla ilgili temas kurdu. 2014 Eylül’ünde Schilling son tasarımıyla fiyatını gönderdi. Arazi çalışmaları sırasında yapılan harcamalardan geriye yeterli fon kalırsa, bu para gezer vincin satın alınmasında kullanılacak.

Ziyaretçi Yolu

2009’dan beri Pennsylvania Üniversitesi’nden gelen konservasyon ekibi Gordion Kalesi’nin ziyaretçi yoluna kademeli geliştirmeler yapmaktadır. O zamandan beri çeşitli saçaklı çardak modelleriyle yeni bilgilendirme tabelaları önerildi. Bunun yanı sıra yeni taş basamaklar ve patikaların inşasıyla yeni galvanize tel örgülerin montajı da tasarlandı.

2014 kazı sezonu sırasında, ziyaretçi patikası boyunca, Kale’nin kuzeybatısındaki 4 ve 6 nolu ziyaretçi bilgilendirme panelleri arasındaki alanda yeni tel örgülerin monte edilmesi devam etti. Bu alandaki dik şev, yamaçların yüksek bölümlerinde bazal erozyon ve erozyon sebebiyle alttan oyulma yüzünden çıkıntı yapan kararsız birkaç toprak alan barındırıyordu. Çitlerle ziyaretçi bilgilendirme panellerinin bulunduğu yeri geri çekmek, toprağın çıkıntı yaptığı alanları tıraşlamak ve buradan alınan toprakla oyukları doldurup düzlemek için farklı yöntemler kullanıldı.

Kazı alanının çevresindeki dik yamaçların durum raporu tamamlandı. Bu konudaki bilgiler, stabilizasyon planı oluşturmak amacıyla yamaçların nasıl tıraşlanacağı ya da doldurulacağıyla ilgili farklı yolları listelemek için kullanıldı. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek için Angelina Jones’ın 2014 arazi raporuna bakın.

Yapılan çalışmaların özeti aşağıdadır:

Sabit olmayan yamaçların sağlamlaştırılması

  • Var olan dikenli tel örgünün kaldırılmasıyla ziyaretçi yolu boyunca aşırı büyümüş otların temizlenmesi işçiler tarafından elle yapıldı. Yamacın kenarına çok yakın olduğu için tehlike oluşturan bölgelere koruyucu kırmızı beyaz şeritler çekilerek ziyaretçiler tehlike konusunda uyarıldı;
  • Dik yamacı şekillendirmek için 5 numaralı ziyaretçi paneli geçici olarak yerinden kaldırıldı;
  • Yamaçların yüksek yerlerinde çıkıntı yapan kırılgan toprak parçaları elle taşındı. Kazma – kürekle çalışan dört veya beş işçiden oluşan bir ekip önce yamacın tepesindeki toprağı kazarak toprağın yamacın dibine dökülmesini sağladı. Tıraşlanacak toprağın kararsızlığı işçiler için tehlike yarattığından dolayı bu işin çok zor olduğu anlaşıldı. Gerçekleşebilecek kazaları önlemek için çok yavaş çalışmak gerekliydi;
  • Yamacın dibinde toplanan gevşek toprak el arabalarıyla taşınarak çukurların doldurulması için kullanıldı;
  • Toprağın kimi kısımları yukarıda bahsedilen yöntemle tıraşlanamayacak kadar sertti. Ayrıca, işçilerin yamacın kenarına bu kadar yakın çalışması da çok tehlikeliydi. Bu durumda toprak önce elle basamak ya da teras haline getirildi, sonra da toprağa tabii şeve uygun bir şekilde eğim verildi;
  • Bu çalışma sırasında bulunan seramiklerin tamamı toplandı, dikkatlice yıkandı ve Ken Sams ve Shannan Stewart tarafından incelenmek üzere düzenlendi. Ardından seramiklerin hepsi oyukları doldurmak için kullanılan toprağa gömüldü;
  • Süreci hızlandırmak için arka kepçe getirilerek yamacın dibinde birikmiş gevşek toprak temizlendi ve bu toprak, toprak erozyonu sonucu oluşan oyukları doldurmak için kullanıldı. Arka kepçe ayrıca yamacı düzlemek amacıyla yamacın tepesiyle dibindeki toprağı sıkıştırmak için de kullanıldı.
  • Son olarak, şekillendirilen yamaçların hepsi ıslatıldıktan sonra toprak arka kepçe yardımıyla sıkıştırıldı.

Yeni Tel Örgü

2009’dan beri eski, paslanmış dikenli tel örgü, yavaş yavaş yeni galvanize boru ve kablolardan yapılmış sistemle değiştirilerek Kale Höyüğe en yüksek görüş imkânı sağladı. Yeni tel örgü Lindsay Falck’ın dizayn önerisine göre yapıldı. Tel örgüde kullanılan 48 mm çapında, 3 mm galvanize borular yaklaşık 3 metrelik aralıklarla kondu. Her boruya beş sıra galvanize kablo için 25 cm aralıklarla delik açıldı. Panellerin her biri boyunca gerilen iki galvanize kablo büyük hayvanların kaleye girmesini engellemektedir. Galvanize kablolar, borulara paslanmaz çelik çengellerle tutturulmuştur. Gerdirme halkası kabloların bulundukları yerde gerginliğini ayarlamakta kullanılır.

2014’te yeni tel örgü için yaklaşık 28 galvanize boru, kuzeydeki 5 ve 6 nolu bilgilendirme panelleri arasında bulunan ziyaretçi yolunun kenarına kondu. Yeni tel örgü birleştirildikten sonra Angelo Lanza tarafından yetiştirilen, yerleşim yerinin ustası Ömer Atıtığ gözetiminde yerel işçilerden oluşan özel bir ekip tarafından çekildi. Yeni tel örgünün çekilmesi sırasında şu işlemler tekrarlandı:

  • Yeni tel örgünün yerleştirilmesi ve hizalanması sit alanında, halat, demir çubuk ya da dikey boruların aralıklarıyla uyuşması için toprağa 3,00 metre aralıklarla çakılmış tahta kazıklarla yapıldı;
  • Tel örgünün temelleri elle kazıldı. Yeni tel örgü eski dikenli tele göre daha içeri kondu. Böylece yamaçların tepelerinin stabil olmayan kenarları düzeltilip sabitlenebildi;
  • Yeni tel örgünün galvanize boruları temellere harçsız yerleştirildi. Böylece beton dökülmeden önce boruların doğru hizada ve aynı boyda olup olmadığı kontrol edilebildi. Destek sağlaması ve borunun temelin içinde hareket etmesini önlemesi için iki adet 8 mm çapında betonarme demiri boruların ucunda açılan deliklerden borulara yerleştirildi.
  • Betonarme demirlerinin borunun dibinde sabitlenmesini sağlamak için her borunun etrafına moloz yığıldı;
  • Temeller neredeyse yer seviyesine varana kadar birbirini takip edecek şekilde hazır beton ve molozla dolduruldu. Temelin içindeki boruların yerinden oynamasını önlemek için bu işlem büyük bir özenle yerine getirildi. Beton dökülürken boruların dik olup olmadığı su terazisiyle kontrol edilirken, duvarcı ipiyle de boruların hepsinin eşit yükseklikte olup olmadığı denetlendi;
  • Beton tamamen donduğunda, temel toprağa gömüldü. Boruların arasına 5 sıra boyunca 4 mm’lik galvanize kablo gerildi. Galvanize kabloların özgün planda kullanılan galvanize metal tellerden daha esnek olduğu ve kabloların tellere kıyasla zaman içerisinde bozulma ihtimalinin daha düşük olduğu anlaşıldı. Kablolar direklere HILTI tarafından üretilen ve borulardaki deliklere takılan paslanmaz çelik bağlama cıvatalarıyla tutturuldu. Kabloların gerginliği galvanize germe aletiyle ayarlandı.

Yeni yapılan basamaklarda, patikalarda ve taş duvarların ek yerlerinde otların büyümesini önlemek için 2015 baharında höyüğün bitki örtüsüne uygun bir otkıran test edilecek. Otkıranın uygulandığı bölge sadece basamaklarla patikaların üst ve yanlarıyla sınırlı kalacak. Bu uygulamanın ne kadar etkili olduğu 2015 kazı sezonunda değerlendirilecek ve bu değerlendirmeye göre bu uygulamanın ziyaretçi yolunun sezonluk bakım çalışmalarının bir parçası olup olmayacağına karar verilecek.

Çakıl Taşı Mozaiği Paneli

2011 kazı sezonu sırasında Gordion Müzesi’nde sergilenmekte olan Megaron 2 mozaik döşemeye ait dört panel, konservasyon çalışmaları için seçilmişti. 2013 yılının Ağustos ayında bu panellerden biri, panel 7, sergiden kaldırılmış ve kazı sezonu dışındaki aylarda müzedeki depoya konmuştu. Haziran 2014’te panel depodan alındı ve konservasyon çalışmaları başladı. Bu çalışmalarda, Pennsylvania Üniversitesi’nde Eylül 2013 – Mayıs 2014 arasında yapılan araştırmalar ve uygulama testleri ile oluşturulan program takip edildi.

Müdahalenin asıl amacı panelin arkasındaki ağır, demirle desteklenmiş betonun kaldırılması ve panelin sabitliğini artırıp hafiflemesini sağlayacak yeni bir destek sistemiyle değiştirilmesiydi. Bunun yanı sıra panelin hafiflemesi, mozaik panelin 2015 yılında Pennsylvania Üniversitesi Müzesi’nde açılması planlanan Gordion sergisi için Amerika Birleşik Devletleri’ne taşınmasını da kolaylaştıracaktır.

Kaldırılan paneldeki beton desteğin sökülmesi için zımparalama aleti olarak kullanmak amacıyla özel olarak uyarlanmış Bosch freze sistemi SUNY Buffalo’dan Mitchell Bring tarafından alanda tasarlandı. Alandaki işçilerin de yardımıyla Angelo Lanza tarafından çalışma masası ve korkuluk çerçevesi zımparalama çalışmaları için özel olarak tasarlanıp üretildi. Beton desteğin zımparalanması ve konservasyon Frank Matero’nun gözetiminde Kevin Wohlgemuth, Meredith Keller ve Jocelyn Chan tarafından uygulandı. Ayrıca, Sema Kürekçi1, Jessica Johnson, William Shelley ve Cricket Harbeck, sergideki mozaikler üzerinde farklı uygulamaları test etmede ve kaldırılan paneldeki beton desteği bitirmede ekibe yardımcı oldu.

Aşağıdaki adımlar 2014 kazı sezonu sırasında kaldırılan mozaik panele konservasyon sırasında yapılan müdahaleleri özetler:

  • Adım 1: Çalışma masasının inşa edilmesi.
    Mozaik panelin arkasındaki betonun zımparalanması için sağlam bir çalışma masasına ihtiyaç vardı. Mitchell Bring’in bazı talimatları uyarınca masanın çalışma yüksekliğini düzenleyebilecek kadar esnek ve panelin ağırlığını destekleyebilecek kadar da dayanıklı olması gerekiyordu. Masanın yapılması için yerel esnaftan birkaçıyla görüşüldü, fakat üretim maliyeti bir hayli yüksekti. En sonunda masanın alanda üretilmesine, birbirine korkuluk kelepçeleriyle tutturulmuş özel üretim metal boruları ayak olarak kullanıp, üzerine de Polatlı’da bir marangoz tarafından üretilmiş ahşap kalaslar koymanın en iyi ve uygun fiyatlı sonucu verdiğine karar verdik. Masanın çalışma yüksekliği, dört kenarıyla ortasına dikey olarak yerleştirilen altı boruya konan korkuluk kaldıraçlarını içeri ya da dışarı doğru vidalamak suretiyle ayarlanabiliyordu. Bu ayarlama sisteminin zımparalama işlemleri için gerekli yüksek hassasiyeti sağlaması açısından da ayrıca çok verimli olduğu görüldü. Çimentonun zımparalanması sırasındaki titreşimler sonucu masanın hareket etmesini engellemek için ek çapraz borular ayak tasarımına eklendi. Ahşap masa üstü kaldıraçların temellerine çivilerle sabitlendikten sonra ahşap kamalarla üstün hareket etmesi önlendi.
  • Adım 2: Mozaik panelin depodan alınıp çalışma masasına taşınması.
    Mozaiği barındıran ahşap kasanın kapağındaki vidalar söküldükten sonra mozaiğin çevresindeki köpük dolgu kaldırıldı. Mozaiği tamamen ortaya çıkarmak için kasanın kenarlarındaki vidalar söküldü ve sadece kasanın altı, geçen yıl mozaiğin taşınmasını sağlayan ve sonra da olduğu yerde bırakılan ahşap iskeletin üzerinde kaldı. Taşıyıcıyı desteklemek ve mozaiğin çalışma masasına taşınması sırasında güvenliği artırmak için metal borular eklendi. Panel çok ağır olduğundan kaldırılması için altı kişiye gerek vardı. Bu kişilerden dördü ahşap taşıyıcının dört kenarını, kalan ikisi de ön ve arkadaki metal boruları tutuyordu. Mozaiğin kaldırılıp masanın olduğu alana taşınması sırasında mozaiğin yerinden kaymasına sebep olabilecek herhangi bir dengesiz hareketten kaçınmak için bu altı kişi bütün hareketlerini eşzamanlı olarak yaptı. Beton kısmının üstte, çakıl taşlarının altta olmasını sağlamak amacıyla masaya konmadan önce mozaiğin ters çevrilmesi gerekiyordu. Kaldırmaya yardımcı olmak için geçen yıl yerinde bırakılan ipler, panel boyunca yerleştirilen iki borunun etrafına sarıldı ve dört kişi boruların uçlarını tuttu. Havaya kaldırıldıktan sonra mozaik yavaş yavaş kasanın altından çıkartıldı ve yerdeki köpük dolgunun üzerine büyük bir özenle indirildi. Panelin tersyüz edilmesi yerde, dört kişiyle yapıldı. Alttaki beton üste geldiği zaman betonda boydan boya oluşan çatlak ilk kez fark edildi2.Panellerin çoğunun en boy oranı ile göreli incelikleri göz önünde bulundurulduğunda uzun panellerin ortasında bu hata bekleniyordu. Pek çok panel ilk aşamadaki kaldırma esnasında ve müzeye taşınmalarından önce Kazı Evi’nin dışında hava olaylarına maruz kaldıkları için çatlamıştı. Bunların boyutları ve aşırı ağır olmaları, sergilenmelerini sağlamak için artık daha sağlam ve hafif bir destek sistemine ihtiyaç duyduklarını gösterir.
    Mozaiğin masaya alınması sırasında yapılacak hareketlerden dolayı çatlağın daha da açılması ihtimaline karşı panelin desteğini artırmak için panelin altına çatlak boyunca iki metal boru kaydırıldı. Mozaik yerine yerleştirildiğinde köpük dolgu ile borular panelin altından alınarak mozaiğin ahşap masanın üzerinde yatay halde kalması sağlandı.
  • Adım 3: Freze için çerçeve ve taşıyıcı alt takım yapılması.
    Mitchell Bring’in talimatları doğrultusunda frezeyi tutmak için metal borular, korkuluk malzemeleri ve boru kelepçelerinden oluşan özel bir çerçeve yapıldı. Bu çerçeve masanın her iki tarafına da konduktan sonra masanın altına ekstra boru ve kelepçelerle sabitlendi. Ankara’dan alınan Bosch frezeye elmas uç takılarak beton takviyeyi kaldırabilmek amacıyla zımpara aleti olarak kullanılmaya uygun hale getirmek için freze özel bir taşıyıcı alt takıma sabitlendi. Freze ile taşıyıcı kısmı, metal çerçeve üzerine yerleştirilen metal borulara bağlandı ve her geçişte istikrarlı bir şekilde betondan yaklaşık üç milimetre kalınlığında bir tabaka kesecek şekilde elle yönlendirildi. Bu işlem, ileriki sezonlarda mozaik panellerdeki betonu zımparalamak amacıyla BSD3 kesme sistemi kullanılması ihtimalini test etmek amacıyla uygulandı. Bu sistem beton desteğin tabana zayıf bir şekilde bağlanmış çakıl taşlarının yerinden çıkmasına sebep olabilecek vurmalı yöntemler kullanmadan kaldırılması/inceltilmesi için çok önemlidir.
  • Adım 4: Beton desteğin zımparalanması ile betona yapılan uygulamalar.
    Beton desteğin zımparalanması ile betona yapılan uygulamalarla ilgili ayrıntılar için lütfen Kevin Wohlgemuth’un 2014 arazi raporuna bakın.
  • Adım 5: Beton desteğin korunması ve mozaik panelin depolanması.
    Beton desteğin zımparalanması tekniği başarılı oldu ve betonarme demirinin kısmen ortaya çıkmasına kadar betonun hemen hemen yarısının kaldırılmasını sağladı. Zımparalamayı takiben beton desteğin zımparalanmasının tamamlanabilmesi amacıyla betonarme demirinin çıkarılması için farklı seçenekler tartışıldı. Ne yazık ki, demirin kimi parçaları çakıl taşlarına çok yakın bir mesafede bulunduğundan demirin çıkarılması çakıl taşlarının hasar görmesine ya da yerinden düşmesine sebep olabilirdi. Kazı sezonu neredeyse bitmek üzere olduğundan yapılacak en iyi şey, beton desteği zımparalama işlemine gelecek sezona kadar son vermekti. Arazide kalan günler metal desteğin paslanmasını önlemek ve kalan betonu düzeltip sabitlemek amacıyla panelin arkasına bakım yapmak için harcandı4. Melek Yıldızturan5 ve Sema Kürekçi’nin yönlendirmeleri doğrultusunda, panelin muayene edilmesini sağlamak için mozaik panel epoksi yapıştırıcı sürülmeden ve hafif petek arkalıkla desteklenmeden bırakıldı. Mozaiklerin gelecek kazı sezonuna kadar depolanması ekip için yeni bir zorluk oluşturdu, çünkü mozaiğin depodan çıkarılması sırasındaki süreçte uygulanan teknikler yeniden kullanılamayacaktı. Çakıl taşlarına herhangi bir zarar gelmesini önlemek için yapılacak en iyi şey paneli ahşap masa üstüyle beraber hareket ettirmekti. Bu nedenle masanın üstüyle metal ayaklarını birbirine bağlayan ahşap kama ve çiviler çıkarıldı. Altı kişi ahşap üstlükte duran mozaik paneli müzenin deposuna taşıdı. Yere konduğunda, depolamak amacıyla yeni bir kasa yapmak için eski kasanın dört kenarı ahşap masa üstüne vidalandı. Mozaik panelin üstü köpükle örtülürken kenarlardaki boşluklara da köpük ruloları konarak panel koruyucu dolgu ile sarıldı. Mozaik panelin kutulanması, kasa kapağının kasanın kenarlarına vidalanmasıyla tamamlandı. Çalışma masasının metal borudan ayakları gelecekte mozaik panele yapılan işlemlerde tekrar kullanmak üzere depolandı.

Müzede sergilenen birkaç mozaik panelde başka uygulama seçenekleri de değerlendirildi. Denenen uygulamalardan biri de, panellerin birçoğunu etkileyerek panel yüzeylerini örten ve serginin tasarım ve bütünlüğünü bozan fazla beton sıvanın kaldırılmasıydı. Buna ek olarak hem tarihi hem de yakın dönemde gerçekleşen kayıplar için çeşitli çakıl taşı telafi yöntemleri araştırıldı. Bu uygulamalarla ilgili ayrıntılı bilgi edinmek için 2014 mozaik arazi raporlarına bakınız.

Dipnotlar

1Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi Baş Konservatörü

2Panelin beton yüzü mozaik çevrildikten sonra ilk defa ekip tarafından ortaya çıkarıldı.

3BSD, Bilgisayarlı Sayısal Denetim anlamına gelir.

4Beton desteğe uygulanan işlemlerle metal takviyenin korunması hakkında ayrıntılı bilgi edinmek için lütfen Kevin Wohlgemuth’un 2014 arazi raporuna bakın.

5Arkeolog ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Ankara Temsilcisi

Kredi

Proje Yöneticisi: Frank G. Matero

Projeyi Denetleyen Konservatör: Elısa Del Bono

Proje Ekibi: Angelo Lanza, Meredıth Keller, Ayşem Kіlınç, Davıd Bıggs, Mıtchell Brıng, Sema Kurekcı, Gıuseppe Bomba, Angelına Jones, Kevın Wohlgemuth, Nıtyaa Iyer, Jocelyn Chan