Yerleşmenin Korunması Raporu 2015

2013 ve 2014’te olduğu gibi bu yıl da mimari konservasyon çalışmalarının odak noktasını Anadolu’daki en iyi korunmuş Demir Çağı şehir kapısı olan Erken Frig Kapısı’nın stabilizasyonu oluşturdu (Şekil 1-3). 1999’da meydana gelen büyük depremden sonra kapının taş duvarında ciddi bir esneme meydana geldi. Biz de taşların konservasyonunu yapmak ve yapının stabilizasyonunu sağlamak için beş yıllık strateji planı hazırladık. J. M. Kaplan Fonu, Selz Vakfı ve Merops Vakfı’nın cömert destekleri sayesinde kapı için yeni bir iskele sistemi edinip kurmak için gerekli imkânları elde ettik. Bu iskele sistemi Ankara’daki Tamer Kalıp ve İskele Sistemleri’nden sağlandı. İskelenin üzerine 1500 kilo kaldırma kapasitesine sahip alüminyum bir gezer vinç yerleştirdik. Vinç, Biggs Mühendislik Danışmanlık PLLC’den mühendisimiz David Biggs tarafından tasarlanıp, Alman firması Schilling Gerätebau tarafından üretildi (Şekil 1, 2). Bu vinç sayesinde Kapı’daki hasarlı ya da yerinden oynamış taşları kaldırıp konservasyondan geçecekleri iskeleye götürebildik (Şekil 3).

Önce, hasar görmüş alanın çevresindeki taş duvarın açılmış birleşme yerlerine küçük taşlar koyuldu ve kalan boşluklar da kireç harcı ve sıvayla dolduruldu. Kapı’nın kuzeydoğu köşesindeki çatlamış bloklar ise mikro-enjeksiyon tekniği ve paslanmaz çelik çubuklarla yerinde sağlamlaştırıldı.

Hasar görmüş taşları kaldırmak için öncelikle 1988’de Kapı’nın Güney Avlu’sunun üzerine koyulan beton örtüyü kaldırmamız gerekiyordu. Böylesi örtülerin koyulması birkaç on yıl önce mimari konservasyonda sıklıkla başvurulan bir yöntemdi. Fakat beton her yaz ve kış döneminde düzenli olarak çatladığı için, nem taş duvarın içine sızarak duvarı güçsüzleştirirdi. Örtüyü kaldırdıktan sonra esnemenin meydana geldiği bölgedeki kaplama taşlarını kaldırmak için gezer vinci kullandık. Belgelenen ve paslanmaz çelik çubukların içlerine yerleştirilmesi ve epoksi uygulanmasıyla konservasyonu tamamlanan 16 adet kaplama taşı kaldırıldı. Taşları kaldırmaya başladığımızda depremin yarattığı hasar hemen ortaya çıktığından bu projenin ne kadar acil olduğu da netleşti.

100 metreden daha uzun ve sekiz odalı bir endüstri kompleksi olan Erken Frig Teras Binası’nın konservasyonu 2009’dan beri devam etmektedir. Buradaki çalışmalarımızda öncelikli olarak önem verdiğimiz bölge, yaklaşık M.Ö. 800’de meydana gelen büyük bir yangınla ciddi şekilde hasar gören binanın taş temelleriydi. 2015 yılında kompleksin beşinci ve altıncı odalarını ayıran duvarın konservasyonunda yoğunlaştık (Şekil 4, 5). Konservasyon çalışmaları arasında çatlayan taş blokların epoksi ile onarılması, konservasyonu tamamlanmış taşlarla duvarların yeniden inşa edilmesi ve konservasyondan geçen blokları sağlamlaştırmak için içlerine paslanmaz çelik çubuklar yerleştirilmesi bulunuyordu. Duvarın yeniden örülmesi için çok az sayıda yeni taşa ihtiyaç duyuldu. Ayrıca, taş duvarın yeniden örülen kısmındaki boşluklara küçük taşlar yerleştirildi. Bu şekilde Erken Frig inşaat tekniklerini takip etmiş olduk.

Gordion’daki mimari konservasyon stratejilerinin tamamı öncelikle Penn Tarihi Koruma Programı’ndan Frank Matero tarafından geliştirildi. Elisa del Bono ile Angelo Lanza saha yöneticisi, Giuseppe Bomba ve Renzo Durante de onların asistanları olarak görev yaptı. Projenin mühendislik kısımları David Biggs ve Semih Gönen tarafından denetlendi. Arkeobotanik uzmanı Naomi Miller, konservasyonu tamamlanan duvarların sığ köklü bitkiler kullanarak kaplanmasıyla elde edilen “yumuşak örtü” (soft capping) tekniğinin geliştirilmesine yardımcı olarak konservasyon çalışmalarında son derece önemli bir rol oynadı.

Çakıl taşı Mozaik

Gordion Müzesi’nin hazinelerinden birini Erken Frig elit binalarından Megaron 2’de bulunan çok renkli çakıl taşı mozaik oluşturur (Şekil 6-8). M. Ö. dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen mozaik, renkli taşlardan yapılmış bugüne kadar bulunan en erken mozaik olduğundan, birkaç sezonumuzu mozaiğin konservasyonuna ayırdık. Panellerden biri Şubat ayında açılacak olan Gordion sergisi için Penn Müzesi’ne gidecek olduğundan, konservatörlerimiz dikkatlerinin büyük bölümünü bu panelin konservasyonuna verdiler. Mozaik konservasyonu çalışmasının yöneticiliğini Cricket Harbeck ve Jessica Johnson, asistanlığını da William Shelley, Eda Kaygusuz ve Erbil’deki Irak Antik Eserler ve Miras Koruma Enstitüsü’nden bize katılan konservasyon stajyerimiz Pshtiwan Ahmed Ibrahim yaptı.

2013 ve 2014 yıllarında panel Gordion Müzesi’ndeki sergi alanından güvenli bir şekilde kaldırıldı, tersyüz edildi, (1960’larda uygulanan) kalın beton kesilerek inceltildi. Beton mozaiğin arkasına uygulandığında betonun bir kısmı orijinal desenleri kapatacak biçimde yüzeyi kaplamıştı. 2015 sezonunun başında panel tekrar ön tarafına çevrildi ve yüzeye taşan beton orijinal çakıl taşlarının üzerinden temizlendi. Bu esnada çakıl taşlarının yerlerine dikkatlice sabitlendiğinden emin olundu.

Porsuk vadisinde Gordion’dan sadece birkaç kilometre uzaklıkta bulunan ve orijinal çakıl taşlarının elde edildiği aynı kaynaklardan yeni beyaz, kırmızı ve siyah çakıl taşları toplandı. Bu yeni çakıl taşları mozaiğin eksik kısımlarının doldurulması ve böylece desenlerin izleyicilerin daha rahat anlayabileceği hale getirilmesi için kullanıldı. Bu uygulamanın başarılı sonuçlarını Şekil 7’de görebilirsiniz. Eksik kısımlara yerleştirilen taşlar şellak ile kaplandı. Şellakla kaplanan taşlar ultraviyole ışık altında turuncu şekilde parladığından restore edilmiş alanların orijinalinden kolayca ayırt edilmesi sağlandı. Ağır mozaik panelin sandığa yerleştirilip Penn Müzesi’ne nakliyatı sırasında düzgün bir şekilde korunup desteklenmesini sağlamak için paketleme destek yapısı Richard Liebhart tarafından kuruldu.